Çocuklar ve Paradan Babaları

“Baba” kelimesini düşündüğümüzde çoğumuzun aklına ilk gelen çağrışımlardan biri de otoritedir herhalde. Birçok kişinin çocukluğuna dair hatıralarında “baba”ya yüklenen anlam, korkulması ve saygı duyulması gerekilen güçlü kişi şeklinde oluşmuş olabilir.

Fakat bu manevi anlam, bu zamanda maalesef yerini daha çok maddi boyuta taşıdı, yani babayı eve para getiren kişi haline dönüştürdü. Peki böyle bir anlam, bir çocuğun gelişimi ve eğitimi göz önüne alındığında ne kadar doğru olur?

Bir çocuk için annenin ne kadar önemli olduğu tartışılmaz bir gerçek. Ama yine de bir çocuğun hayatında bu kadar önemli olan tek varlık anne değil. Anneyle sevgiyi ve şefkati hisseden çocuk, babayla da güven duygusunu hisseder. Babasının gücüyle hem kendi sınırlarını, durması gerektiği yerleri öğrenir hem de bu disiplini içselleştirir. Bu gücün verdiği güven duygusuyla, içinde bulunduğu dünyada sırtını babasına dayayabilir, kendini emniyette hisseder ve hatta yeri geldiğinde “Benim babam senin babanı döver” bile diyebilir.

Çocuklar 3 yaşından sonra cinsel kimliklerinin farkına varmaya başlar ve oyun, oyuncak gibi tercihlerini de bu yönde yapmaya başlarlar. Bu dönemde özellikle erkek çocuklarının babalarıyla ilişkileri, onların sağlıklı bir erkek cinsel kimliğini oluşturabilmeleri için çok önemlidir.

Erkek çocuklar için babaları, çok önemli bir modeldir. İleride nasıl bir yetişkin ya da baba olacakları yönünde yol gösterir. Bazen tam da onun gibi olmayı bazen de ısrarla asla onun gibi olmamayı tercih ederler.

Kız çocukları cinsel kimliklerinin gelişimi konusunda daha çok annelerini örnek alsalar da babalarının da onlar için çok önemli bir yeri vardır. Kız çocukları, babalarıyla ilişkilerinde aslında karşı cinsle olan ilişkilerinin temelini oluşturur. Babasıyla rahat konuşamayan, ondan korkan ve çekinen bir kız çocuğunun, büyüyüp de bir genç kız olduğunda, eşiyle de bazı zorluklar yaşama ihtimali olur.

Eğer çocuğun hayatında bir “baba” yoksa bunun iki nedeni vardır. Ya baba vefat etmiştir ya da fiziksel anlamda var olsa da, işleri veya aile içi anlaşmazlıklar nedeniyle pek evde değildir. Ya da evde olsa bile aslında eşiyle çocuğuyla değil, telefon, bilgisayar, telefon, televizyon  gibi araçlarla birliktedir. Kız ya da erkek çocuklarının hayatlarında, örnek alabilecekleri bir baba modelleri yoksa, bu çocuklar çevre tarafından onay gören bir başka bir erkek modelini örnek alırlar. Bu, bazen bir pop star, bazen bir film ya da dizi sanatçısı bazen dayı, amca gibi akraba üyeleri ama bazen de bir çete lideri olabilir.

Babanın, vefatı ya da aile içi anlaşmazlıklar nedeniyle evi terk etmesi sonucunda dayı, dede gibi psikolojik babaları devreye sokmak, çocukta oluşacak ruhsal problemlerin çözümünde bir yol olarak değerlendirilebilir. Fakat daha çok para kazanmak daha lüks bir yaşama sahip olabilmek için uzun saatler boyu ailelerinden uzakta kalan babalar, farkında olmadan çocuklarına çok daha büyük bir zarar verirler. Bu da bizi, yazının başındaki, çocukların babalarını, eve para getiren kişi olarak değerlendirmelerinin, gelişim ve eğitim süreçleri göz önüne alındığında ne kadar sağlıklı olacağı sorusunun cevabına getirir.

Zamanlarının çoğunu iş yerinde, iş seyahatlerinde ya da televizyon, bilgisayar başında, arkadaş toplantılarında geçiren babalar, haliyle evlerine daha az zaman ayırmış olurlar ve bu durumu telafi edebilmek için de çocuklarına hediyeler alır, onların her istediklerini yerine getirmeye çalışırlar. Ancak o zaman hissettikleri suçluluk duygusu azalacakmış, çocukları tarafından daha çok sevileceklermiş  ya da “babalık” görevlerini bu şekilde yapmış olabilirlermiş gibi…

Oysa bir çocuk için baba, paradan çok daha özel bir yerdedir. Baba ve çocuğun bir araya gelip paylaştıkları özel bir zaman diliminin olması, çocuğun babası tarafından takdir edilmesi, birlikteyken keyif alıyor olması, sonradan telafisi oldukça zor olan birçok duygusal sorunun oluşmasının önüne geçer. Ayrıca bu birliktelik, hem çocuğun annesine karşı geliştireceği bağımlılık duygusunu önler hem de aile içinde annenin yükünü hafifletir.

Çocuğunu ne kadar çok severse sevsin, otoritesini kaybetmemek ya da iş fırsatlarını kaçırmamak için, bunu ona söylemeyen, öpüp sarılmayan ve onunla birebir zaman geçirmeyen her baba, çocuğunu kaybetmeye bir adım daha yaklaşıyor demektir. Çünkü babasıyla konuşamayan, onu bir ceza ya da para unsuru olarak gören her çocukta davranış sorunlarının çıkması kaçınılmaz olur.

Bu nedenle yıllar sonra, “keşke” ile başlayan cümleler kurmamak için bugünden çocuklarımız için yeri geldiğinde oyun arkadaşı olalım ki, geleceğin sağlıklı anne-babalarını yetiştirebilmiş olmak için attığımız en doğru adımlardan biri olsun.

Uzm. Pedagog Zeynep TEMİZER ATALAR

Close

Sign in

Close

Cart (0)

Cart is empty No products in the cart.

Psikologia – Psikolojik Danışmanlık Merkezi

Üsküdar Psikolojik Danışmanlık Merkezi





film izle