Anne Baba Çocuk İlişkisinde 4 Nokta

Tüm anne-babalar, çocuklarının kendi istek ve beklentilerine uygun bir şekilde yetişmesini isterler. Kafalarında bir şekilde oluşmuş olan “ideal evlat” formu her ne ise, ona uygun bir yolda ilerlemelerini beklerler. Eğer dindar iseler, çocuklarının da dindar, sanata meraklı iseler çocuklarının da sanatçı ya da tam tersi olarak örneğin kendilerini ifade etme noktasında zorlanıyorlarsa, çocuklarının özgüvenlerinin çok yüksek olması konusunda gayret sarfederler.

Fakat bunun için öncelikle çocuklarıyla iyi bir diyalog içinde olmaları gerekir. Onlardan ne isteyebileceklerini öngörmeli, beklentilerini buna göre oluşturmaları veya onlara nasıl olmaları gerektiğini uygun yollarla anlatabilmelidirler. Bu konuda yaşanabilecek kopukluk, çocuk eğitiminde en ciddi sorundur ve anne-babaların her şeyden önce bu sorunu çözme konusunda bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.

Eğitimciler, çocuk eğitiminin bu en önemli problemini çözme konusunda 4 temel noktaya dikkat çekmektedirler:

  1. Anne-baba-çocuk iletişiminin dayanması gereken temel nokta, sevgi olmalıdır. Anne baba, çocuklarına her koşulda onları sevdikleri, önemsedikleri ve değer verdikleri mesajını vermelidirler. Her anne-baba çocuğuna kızar. Her çocuk da zaman zaman anne-babasına kızar. Fakat çocukların bilmesi gereken şey, anne-babalarının onlara kızsa dahi, onları hep seveceği olmalıdır. “Evet, sana kızdım çünkü bunu yapmandan hoşlanmadım. Ama seni hep çok seviyorum.” şeklindeki bir açıklama, bu düşüncenin oluşmasında kolaylaştırıcı bir etki oluşturabilir. Anne-babaların, çocuklarına yeterli zaman ayırması, düşünce ve fikirlerine saygı göstermeleri de bu anlamda önemlidir.
  2. Anne-babalar çocukları için en önemli örnek olduklarını kabul etmeli ve her türlü davranış şekillerinin onlar tarafından model alındığını fark etmelidirler. Her hareketlerinin çocuklar tarafından gizli-açık takip edildiğini, içselleştirildiğini ve uygun bir ortamda bunu dışa vuracaklarını unutmamalıdırlar. Bazen söylenen masum yalanlar, çocukta yalan söylemenin doğal bir şey olduğu düşüncesini oluşturabilir. Ya da kimi küçük faydalar için zararsız olduğu düşünülen yalan sözler çocukta bir davranış haline dönüşebilir. Örneğin yalan söylemenin ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlatan annenin, gelen bir telefona “Burada olmadığımı söyle.” diyerek çelişkili bir davranış örneği sergilemesi çocuğun da kafasını karıştıracaktır.
  3. Anne-babaların, özellikle ergenlik dönemindeki çocuklarında değişmesini istedikleri bir davranış şeklini fark ettiklerinde, yasaklar koyarak değiştirmeye çalışmaları daha olumsuz sonuçlar doğurmaktan öteye gitmeyecektir. Çocuğun davranışlarında uyumsuz gibi görünen ne varsa, aslında onun bir ihtiyacına hizmet etmektedir. Yani eğer çocuk, kekeliyorsa, aslında aile içinde de söylemek istediklerini ifade etmekte zorlanıyor olabilir. Yemek yemekte zorlanıyor ise, anne-babasının ısrarcı, mükemmeliyetçi tutumuna bir tepki olarak kendini kapatıyor olabilir gibi. Bu nedenle öncelikle onları anlamaya çalışmalı, onlara uyum sağlamalı, daha sonra da hem çocuklarının ihtiyaçlarının karşılanabileceği hem de kendilerince uygun olan yollarla bunu yapabilecekleri alternatif çözümler oluşturabilmelidirler.
  4. Her anne ve baba, çocukları hakkında yargılara varırken ya da onları eleştirirken, onların birer çocuk olduklarını, hayatı ve hayatın kurallarını daha yeni öğrenmeye başladıklarını unutmamalı ve davranışlarının altındaki saf, temiz duygu ve düşünceleri görmeye çalışmalıdır.

Çocuklar, anne-babalarının sahip oldukları tecrübeye ve düşünsel zenginliğe sahip değillerdir. Aksine oldukça sınırlı bir düşünme becerileri vardır. Soyut düşünme becerileri henüz gelişmediğinden kastedileni değil, direk söyleneni doğru olarak kabul ederler. Anne ya da babasının “Artık seninle konuşmayacağım” sözünü duyan çocuk, onları kaybedeceğini düşünüp yoğun bir şekilde endişelenebilir. Ya da “Seni burada bırakırım” sözünü duyan bir çocuk, gerçekten de orada bırakılacağını ve terk edileceğini düşünüp kaygılanabilir.

Her anne-baba çocuklarına karşı iyi birer dinleyici olmalı ve kendilerinin de bir zamanlar çocuk olduğu, çocukça hatalar yaptığı gerçeğini unutmamalıdır. Onlara karşı iyi niyetli olmak, hoş görülü olmak ve yaşanan zorluk her ne ise, bunu aşabilecek güçte olduğunu hissettirmek, çözümlere ulaşmak için atılacak en büyük adım olacaktır.

Close

Sign in

Close

Cart (0)

Cart is empty No products in the cart.

Psikologia – Psikolojik Danışmanlık Merkezi

Üsküdar Psikolojik Danışmanlık Merkezi





film izle